Bir gün, hevesle çalıştığım işimde direktörümle ters düştüğüm için toplantı odasına çağrıldım.
Beni kovup işime son verdiler. Tam bir yıkım, belirsizlik, ve herşey bitti derken,
Hikaye bu ya,
Aradan 2 ay geçmeden yeni bir işe giriyorum, ve o işte başarılı olup kariyer basamaklarını tırmanmaya başlıyorum.
Aradan yıllar geçiyor. Kovulduğum o şirket kapanıyor.
Çalıştığım şirket de taşınma kararı alıyor. Nereye dersiniz?
Kovulduğum binaya.
Kendimi seneler sonra, aynı binada, aynı katta ve ofiste buluyorum.
İlk günün sabahı, kovulduğum o toplantı odasına girip bir koltuğa sessizce oturuyorum, dizlerim titriyor.
Aradan yine yıllar geçiyor. Kovulduğum şirketin CEO'su bana Linkedin'den mesaj atıyor "Görüşebilir miyiz" diye.
Tabii diyorum.
Profesyonel Koç olmuş. Bana liderlik eğitimi vermek istediğini söylüyor, ücretsiz.
Ondan bir sene liderlik eğitimi alıyorum.
O eğitimle dünyanın sayılı Unicorn şirketlerinden birinde Global Direktör'lüğe yükseliyorum.
Şimdi hızlıca başa sarıp bir düşünelim.
Herşey bitti kararını vermek, aklın durması gibi birşey değil mi?
O kararı verdiğinizde, akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durduruyor.
Oysa sürekli hedefe doğru ilerlemeli.
O zaman o hedefe ulaşır ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta sizi beklediğini görürsünüz.
Comments